Beşiktaş
  Beşiktaş Semti
 

 

BEŞİKTAŞ SEMT TARİHİ
Beşiktaş, İstanbul’un en eski semtlerinden biridir.Beşiktaş Futbol takımıyla özdeşleşmiş bir semttir. İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında, Tophane ile Ortaköy’ün arasındadır. Batı’da Şişli ve Kağıthane, güneybatıda Beyoğlu, kuzeyde Sarıyer ile komşudur. Yüzölçümü 11.000 kilometrekare, sahil uzunluğu 8375 metre, nüfusu 2000 sayımına göre 190,813'tür. Beşiktaş'ın eski ve yeni sakinleri haliç ile ziyadpaşaarasında yaygın olan ve yazılı kaynaklara da geçmiş bulunan bir teze göre Beşiktaş adının aslı Beştaş'dır. Bu da Barbaros Hayreddin Paşa'nın gemilerini bağlamak için kıyıya diktirdiği beş taş sütundan gelir. Beştaş adı zamanla Beşiktaş'a dönüşmüştür.

Beşiktaş, Bizans döneminde Boğaziçi kıyılarındaki en belli başlı yerleşim merkeziydi. Bizans döneminde (4.-15. yüzyıl) günümüz Beşiktaş'ının kıyıları şu üç önemli yapıyla tanınırdı: "Auaplus"ta (akıntıya karşı) bulunan Ayios Mihael Kilisesi, İmparatorların yazlık ikametgâhı olan Ayios Mamas saray kompleksi ve Fokas Manastırı. Bunlardan Ayios Mihael Kilisesi Konstantinopolis'in kurucusu olan I. Constantinus (305-337) döneminde inşa edilmişti ve Hıristiyan hacıların ziyaret ettiği çok ünlü bir hac merkeziydi.
Beşiktaş bir yerleşim yeri kimliğini Osmanlı döneminde kazanmıştır. Bizans dönemi boyunca Boğaziçi özellikle Karadeniz'den gelen yağmacıların akınlarına uğramış, bunların yarattığı tahribat ve saldıkları korku surdışı yerleşmelerin gelişmesini engellemiştir. Beşiktaş'ın Osmanlı döneminde bir yerleşim yeri kimliği kazanması Karadeniz'in geniş ölçüde Osmanlı Devleti'nin denetimi altına girmesi sayesinde olmuştur.



Ortaköy'deki Hatice Sultan Sarayı (yaklaşık 1800)
Beşiktaş Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa döneminde bilhassa denizcilik açısından büyük önem kazandı. Beşiktaş'ın bulunduğu bölge o zamanlar liman olarak kullanılmaya uygun bir koydu. Barbaros Hayreddin, Beşiktaş koyunu Osmanlı donanmasının gemilerini demirlemek için kullandı. Ayrıca burada kendisine bir yalı yaptırarak İstanbul’da olduğu zamanlarda Beşiktaş’ta ikamet etti. Aynı bölgede kendi adına bir cami, bir medrese, bir de sübyan mektebi inşa ettirdi. 1546 yılında vefat ettiği zaman Barbaros Beşiktaş'ta defnedildi.
17. yüzyılda Beşiktaş koyu doldurulmaya başlandı. Bu bölge padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüştürüldü. Bu bahçede çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre Beşiktaş Sahilsarayı adıyla anıldı. III. Selim bu bölgede batı tarzında yapılar yaptıran ilk padişah oldu. Dolmabahçe'den Ortaköy'e kadar uzanan kıyı şeridinde bir çok yapılar yaptırdı ve mevcut olanları genişlettirdi. III. Selim'in kızkardeşi Hatice Sultan için Fransız mimar Melling'e inşa ettirdiği saray İstanbul halkı ve kentte yaşayan Avrupalılar arasında büyük bir ün kazandı. III. Selim sık sık kızkardeşinin sarayına uğramaktan çok zevk alırdı.

Dolmabahçe Sarayı
II. Mahmut da III. Selim gibi Beşiktaş sahillerine büyük ilgi duymaktaydı. 31 yıllık saltanatı süresince resmen Topkapı Sarayı'nda hüküm sürmesine rağmen fiilen zamanının büyük bir bölümünü Beşiktaş sahilindeki çeşitli saray ve kasırlarda geçirdi. II. Mahmut zamanında artık Osmanlı tahta resmen olmasa da fiilen Haliç'in karşı tarafına taşınmış, Beşiktaş bölgesine yerleşmişti. II. Mahmut'un oğlu Abdülmecit Dolmabahçe Sarayı'nı inşa ettirerek bu duruma resmiyet kazandırdı. Bundan sonraki bütün padişahlar Dolmabahçe Sarayı'nın yanısıra bugünkü Beşiktaş ilçesinde yer alan Yıldız Sarayı ve Çırağan Sarayı gibi çeşitli saraylardan hüküm sürdüler. Beşiktaş ilçesi İmparatorluğun yıkılmasına kadar Osmanlı tahtına ev sahipliği yaptı. 13 Ocak 1910 tarihinde Türkiye'nin ilk spor kulübü olarak Beşiktaş'ta kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü halen kökü Beşiktaş'a dayanan en tanınmış kurumdur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda önce annesi Zübeyde Hanım’ın Beşiktaş ilçesi sınırları içindeki Akaretler, Spor Caddesi, 76 numaralı evinde (şimdiki Ruh Sağlığı Dispanseri’nin bulunduğu bina) ikamet ettiği bilinmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra Beşiktaş ilçesinin önemi azalmakla birlikte Atatürk'ün yaşamının geri kalan dönemi boyunca İstanbul'a geldiği zaman Dolmabahçe Sarayı'nda kalması nedeniyle Beşiktaş ilçesi önemini biraz olsa korudu. Önceleri Beyoğlu’na bağlı bir nahiye olan Beşiktaş 1930 yılında ilçe yapıldı.
Beşiktaş 1930'da ilçe olduğunda 14 mahalleden oluşuyordu.Bu mahallelerden Teşvikiye 1954'te ilçe olan Şişli'nin sınırları içine katılmıştır.Son 50 yılda oluşan yeni yerleşmelerle mahalle sayısı 23'e ulaşmıştır.Beşiktaş'a ilk kez 1956'da ayrı bir belediye şube müdürü atanmış, 1984'te çıkarılan Büyükşehir Belediyesi Yönetimi Hakkında Kararname ile metropol alan içinde kalan Beşiktaş Belediyesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir şubesi olmaktan çıkıp ayrı bir belediye durumuna gelmiştir.
Beşiktaş'ın nüfusu 1935-1985 arasındaki 50 yıl içerisinde yavaş ama düzenli bir artış göstermiş, son 20 yılda ise dalgalı bir seyir izlemiştir.Bunun nedeni ilçedeki konut alanının büyük ölçüde sınır noktasına varmış olması kadar belirli bölgelerin merkezi iş alanı özelliği kazanması, dolayısıyla nüfus sayımlarında esas alınan gece nüfusunun giderek azalma eğilimi göstermesidir.


Beşiktaş İlçesi'nin çekirdeğini oluşturan Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek gibi tarihsel semtler dışındaki yerleşim yerleri son elli yıl içinde ortaya çıkmışlardır.1950'de tarihi Levent Çiftliği arazisi üzerinde bahçeli evler düzeninde başlatılan toplu konut uygulamasıyla Levent mahallesi'nin temelleri atılmış, son 40 yılda Etiler, Konaklar, Akatlar, Nisbetiye, Levazım ve Kültür mahalleleri oluşmuştur.1980'lerden itibaren Boğaziçi kıyısı boyunca uzanan yamaçlardaki koruların imara açılmasıyla Beşiktaş'ın doğal yeşil örtüsü hayli tahribata uğramıştır.Günümüzde tümüyle kentsel alan içinde kalan Beşiktaş'ta Karanfilköy dışında toplu gecekondu alanı yoktur






BEŞİKTAŞ'IN MAHALLELERİ

Abbasağa
Akatlar
Arnavutköy
Balmumcu
Bebek
Cihannüma
Dikilitaş
Etiler
Gayrettepe
Konaklar
Kuruçeşme
Kültür
Levazım
Levent
Mecidiye
Ortaköy
Muradiye
Nisbetiye
Sinanpaşa
Türkali
Ulus
Vişnezade
Yıldız

SON SÖZ:

Beşiktaşlı olarak hayatımız boyunca semt takımı olmakla övündük.Zaten en büyük semt takımıydık;niye mi böyle diyorum çünkü artık semt takımı olmaktan çıkıyoruz.Endüstriyel futbol semt takımlarını vurduğu gibi övündüğümüz en büyük özelliğimizi de kaybediyoruz.Önce Fulyadan Ümraniyeye sürüldük.Şimdi tanıdığım 20 senedir kapalı müdavimi abiler var. Artık alışkanlık olmuş İnönü ye gelmek bu insanlara.Şimdi diyorsunuzki 3-4 sene kaşımpaşa-zeytinburnu-olimpiyat stadlarına geleceksiniz.Siz bu taraftarın övündüğü herşeyi elinden alıyorsunuz.Ne diyeyim YAZIKLAR OLSUN ........!!!!!!!!!!

BEŞİKTAŞ TARAFTARI GÜN GELİR HESAP SORAR

 
  Bugün 13 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol